Sivas Kangal Yarhisar Köyü Sitesine Hoþgeldiniz.                         Sitemizi ziyaretinizden ve sitemize katkýlarýnýzdan dolayý teþekkür ederiz.                         :::: [email protected]                             ::::
Ana Sayfa Ziyaretçi Defteri Videolar Fotoðraf Galerisi Yarhisar Davetiyeler Ýletiþim

Yönetici   

Kangal Yarhisar Köyü

YARHÝSAR MENÜ

  Yarhisar Tarihi
  Yarhisar Ulaþým
  Yarhisar Aileleri
  Yarhisar Sözlüðü
  Yarhisar Mutfaðý
  Muhtarlarýmýz
  Davetiyeler
  Ziyaretçi Defteri
  Fotoðraf Albümü
  Bize Ulaþýn
 

LÝNKLER

 

UYDU GÖRÜNTÜSÜ

 

HAVA DURUMU

SIVAS

 

ZÝYARETÇÝ SAYIMIZ

Kangal Yarhisar Köyü
Aktif Ziyaretçi 1
Bugün Tekil46
Bugün Çoðul88
Toplam Tekil 15613
Toplam Çoðul31945
Kangal Yarhisar Köyü Kangal Yarhisar Köyü yazar
   MUSA TEKTAÞ

ASR-I SAADETTEN ÜÇ MENKIBE

Yüce dinimiz Ýslâm’a göre olgun insan, inancýný ve davranýþlarýný Allah (c.c) ve Rasulü (s.a.v)’nün emirlerine göre ayarlamasýný bilendir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) "Benim katýmda en sevimliniz, ahlâkça en güzel olan ve çevresindekilerle hoþ geçinendir. Ki, onlar herkesi sever, herkes de onlarý sever. Benim katýmda en sevimsizleriniz ise kovuculuk yapan, dostlarýn arasýný açan ve temiz kimselerde kusur arayanlarýnýzdýr." buyurmuþtur.
Bu buyruk üzerinde biraz düþünürsek; Hz. Peygamber (s.a.v.)’in inananlara mutlu ve huzurlu bir insan olabilmeleri yolunda ne kadar veciz ve anlamlý reçete yazdýðýný kavramýþ oluruz. Zira insan sevgisi, ona deðer vermek, hoþgörü sahibi olabilmek, yüce ahlâkýn, üstün eðitimin, kýsaca kâmil insanýn vasfýdýr.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), âlemlere rahmet olarak gönderilmiþtir. Onun þefkat ve merhameti sayesindedir ki, insanlar onun etrafýnda toplanmýþ, düþmanlýklarý unutarak birbirleriyle kardeþ olmuþ ve kaynaþmýþlardýr. Kendi öz kýz çocuklarýný kuma gömecek kadar katý yürekli olan bu insanlarýn, onun terbiyesinde yetiþtikten sonra, deðil insanlara, bütün canlýlara þefkat duymaya ve onlara acýmaya baþlamýþlardýr. Baþkalarýnýn haklarýna saygýlý olmayý, onlarýn görüþ ve düþüncelerini hoþgörü ile karþýlamayý ve her zaman gerçekleri araþtýrmayý o öðütlemiþtir. Kötü huylarý atýp iyi huylar edinmenin, olgun kiþi olmaktaki etkinliðine o dikkati çekmiþtir. Baþkalarýný rahatsýz etmekten, yalan ve hezeyandan o sakýndýrmýþtýr. Bütün bunlarda bizzat kendisi örnek olmuþ, söylediklerini önce kendisi uygulamýþtýr. Hiç kimse onun sözleri ile iþleri arasýnda bir aykýrýlýk bulamamýþtýr. Yapmadýðý bir þeyi baþkalarýna yapýn dememiþ, terketmediði þeylerden baþkalarýný sakýndýrmamýþtýr. Bunun içindir ki, Kuran-ý Kerim, onun en güzel örnek ve uyulacak rehber olduðunu bildirmiþtir.
Kötülüðe Kötülükle Mukabele Yoktur
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri “Þeyh Hamid-i Veli Minberinden Hutbeler” adlý eserinin 5. Hutbesinde, hoþgörüyle ilgili Asr-ý Saadet döneminde geçen üç menkýbeyi sadeleþtirerek sizlerle paylaþalým.
Birinci menkýbe Peygamberimiz (s.a.v)’in hoþgörüsüne dair olup þöyledir:
“Peygamberimiz (s.a.v)’in hizmetiyle þereflenen mümtâz ashâbýndan Enes bin Mâlik (r.a.) anlatýyor: Bir gün Peygamberimiz (s.a.v)’in huzuruna bir Bedevî geldi, âlemlere rahmet Efendimiz (s.a.v) Hazretlerinin kalýn ve sert yünden örülmüþ aba olarak giymiþ olduklarý mübarek elbisesinin yakasýndan tutup þiddetle çekti. Elbisenin þiddetle çekilmesinden dolayý mübarek boyunlarýnda kýrmýzýlýk eseri oluþtu. O Bedevî böyle yapmakla birlikte, elinde bulunan iki deveye iþaret ederek, ‘Þu develeri senin tasarrufundaki Allah’ýn mallarýyla yükle. Çünkü senin vereceðin yabanýn malý deðildir, mal Cenâb-ý Hakk’ýn malýdýr ve ben de O’nun kuluyum.’ dedi. Böyle sert konuþmasýna karþýlýk, þefkat peygamberi olan Efendimiz (s.a.v), hiç hiddet ve þiddet göstermeyerek ‘Bu yaptýðýn hareketten dolayý size kýsas olunur.’ diye hitap buyurdu. Bedevî ‘Olunmaz.’ dedi. Peygamberimiz (s.a.v) ‘Niçin olunmaz’ diye sebebini sorduðunda, þöyle cevap verdi: ‘Çünkü siz kötü ve fena iþler ve kusurlara kötülükle mukabele buyurmazsýnýz.’ yolundaki cevabýna Sevgili Peygamberimiz güldü ve memnun oldu da, devenin birine arpa ve birine hurma yükletilmesini emir buyurdu. Ne büyük afv, ne büyük merhamet!”

Öfkesini Yenen Pehlivandýr
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): "Kuvvetli yiðit bir pehlivan, herkesi yenen kiþi deðil, öfke anýnda kendine hâkim olandýr." buyurmuþtur. Zira öfke sinirleri bozar, biyolojik ve ruhsal dengesizliklere sebep olur. Bu durumdaki insan genellikle saldýrgandýr, kalp kýrýcýdýr. Oysa yüce dinimiz Ýslâm, insanoðlundan affedici, baðýþlayýcý ve mütevazý olmasýný ister. Kuran’ý Kerim’de Cenab-ý Allah mealen: "Ýyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüðü en güzel bir þekilde sav. Bir de bakarsýn ki, seninle arasýnda düþmanlýk bulunan kimse sanki sýcak bir dost oluvermiþtir." buyurmuþtur.
Hutbeler adlý eserin 5. hutbesinde bize ahlakî öðütler veren bir kýssa nakledilir ki þöyledir:
“Bir gün Hz. Ali (r.a) sahrada yalnýz baþýna iken bir kâfir pehlivanla karþýlaþýr. Onun hamlelerine karþýlýk vererek Allah’ýn yardýmýyla galip gelir. O pehlivaný yýkýp göðsünün üzerine oturur. Baþýnýn kýlýcýyla kesmek için kýlcýný çeker. O Pehlivan. ‘Er olan bastýðýný boðazlamaz ya Ali’ der. Bunun üzerine Hz. Ali (r.a) onu serbest býrakýr. Bu halden kurtulan kâfir pehlivan yeniden Ýmam Ali’ye ansýzýn saldýrýr. Hz. Ali (r.a) bu defa da onu sýrtýnýn üstüne yýkar. O yine tazarru edip, ‘Ya Ali, seni mürüvvet ma’deni, derler, bana aman ver, beni serbest býrak.’ der. Ýkinci defa serbest býrakýr. Kâfir pehlivan bir fýrsat bulup Ýmam Ali’ye yine hamle eyler. Üçüncü defa yýkýp, baþýný kesmek üzere iken, kâfir pehlivan görür ki, daha aman dileyemeyecek, bari bu halde bir ihanet etmiþ olayým diye, mübarek güzel yüzüne, hâþâ tükürür. Ýmam bu hâlinde kâfiri koyuverip, ‘Yürü âzâdsýn, git.’ der. Hayretler çinide kalan pehlivan sual eder: ‘Ya Ali ben üç defa sana hýyanet ettim, sonunda bunun gibi bir ihanet daha ettim, eðer senin yerinde ben olsam öfkemden seni parça parça ederdim, sebep ne oldu ki sen beni serbest býraktýn.’ Ýmam Ali cevap verir: “Bizim gazamýz iki türlüdür, birisi senin gibi kâfire gaza etmektir ki, Allah rýzasý için olur ve birisi de nefsimizle gazadýr ki, ona muhalefetle olur. Seninle savaþmam Allah rýzasý içindi. Ne zamanki benim þahsýma ihanet ettin, eðer o halde öldürsem seni nefsim için öldürmüþ olurdum ve nefsim buna yol bulup galebe etmiþ olurdu, onun için seni âzâd ettim. Nefsimi bastým ve gazâ-yý ekber etmiþ oldum. Senin gibi kâfirlerin zararýndan, mü’mine nefsinin zararý daha çoktur.’ O anda bu sözleri iþitip ve kalbinde hidayet güneþi doðup, ‘Ya Ali bana Ýslâm’ý teblið et. Yakîn bildim ki dininiz hak din imiþ.” dedi ve Müslüman oldu.”
Bir gün Yüce Peygamber (s.a.v.)’in huzuruna bir kiþi gelerek kendisine öðüt verilmesini talep eder. Peygamberimiz (s.a.v) o kiþiye : "Öfkelenme" buyurur. Gelen adam tekrar öðüt ister. Fakat her defasýnda Hz. Peygamber (s.a.v.): "Öfkelenme, öfkelenme" diye nasihatte bulundu. Çünkü sýhhatli karar vermenin, dengeli olmanýn þartlarýndan birisi de sinirlerin sýhhat içinde olmasýdýr. Hâlbuki öfke sinirleri bozar. Bu durumda insan normal deðil, hastadýr. Sinirleri bozuk öfkeli bir insana yerinde olmayan küçük bir müdahale, bazen bir cinayet bile iþletebileceði gibi yerinde, zamanýnda ve yapýcý bir müdahalede çok iyi neticeler verebilir. Gayesi insaný dünya ve ahirette mutlu etmek olan Ýslâm, daima huzur ve dayanýþmadan yana olmuþtur.
Hz. Hüseyin (r.a)’in Hizmetçiyi Affetmesi
Peygamberimiz (s.a.v)’in etrafýnda yaþayan ve yetiþen sahabî efendelerimiz onun güzel ahlakýyla ahlaklanmýþ, her zaman topluma örnek olmuþlardýr. Hutbeler adlý eserin 5. hutbesinde geçen üçüncü menkýbe ise Hz. Hüseyin (r.a) Efendimizin menakýbýdýr. Yazýmýzý onunla baðlayalým: “Peygamberimiz (s.a.v)’in torunu, Hz. Fatýma (r.ah.)’nýn ciðerparesi Hz. Hüseyn-i müctebâ, bir gün ashâb-ý kirâma topluca ziyafet vermiþti. Hizmet edenlerden birisi, sofraya hizmet esnasýnda, her nasýlsa eli titreyerek sýcak bir yemeði Ýmam Hüseyin’in mübarek baþlarýna döktü. Hz. Hüseyin (r.a) biraz sert bir þekilde hizmetkâra bakýnca, hizmetkâr korkup lisanýndan Âl-i Ýmrân suresinin, 134 ayetinin kelimeleri olan þu ifadeler döküldü: ‘Vel kazîmîne’l-ðayz.’ (Öfkelerini yutarlar.) Hazret-i Ýmam tebessüm edip dedi: ‘Kazm-i gayz ettim/Öfkemi yuttum.’ Hizmetkâr devam etti : ‘Ve’l âfîne ani’n-nâs.’ (Ýnsanlarý afvederler.) Hazret-i Ýmam bu defa da: ‘Afv kýldým.’ buyurdu. Hizmetkâr devam etti: ‘Va’llâhu yuhibbû’l-muhsinîn.’ (Allah iyilik edenleri sever.) . Hazret-i Ýmam-ý Hüseyin (r.a) þöyle cevap verdi: “Seni malýmdan âzâd ettim/ kölelikten serbest býraktým ve mâiþetini/ bütün geçim masraflarýný kendi zimmetime lâzým kýldým/ bundan sonra ben karþýlayacaðým.”

Bu yazý 26.11.2010 tarihinde eklendi ve 29 kez okundu.

YAZARIN DÝÐER YAZILARI
» ASR-I SAADETTEN ÜÇ MENKIBE  -  (26.11.2010)
» BÝR KALP ÜÇ BEYÝT  -  (23.09.2010)
» Vakýf Anlayýþýmýz  -  (23.05.2010)
» BAHAR MEVSÝMÝ/GÜL MEVSÝMÝ   -  (05.04.2010)
» AHMET AÐAM  -  (15.02.2010)
» ZÝYAETTÝN DAYI  -  (30.01.2010)
» ÖMER DEDE  -  (19.01.2010)
» BALI DEDE  -  (09.01.2010)
» MUSA DEDEM  -  (09.01.2010)
Kangal Yarhisar Köyü
:: Yarhisar ::

 ÜYE PANELÝ

Kullanýcý Adýnýz:

Þifreniz:

Beni Hatýrla 

Yeni Üye
Þifremi Unuttum

YARHÝSAR GRUBU

Sivas Kangal Yarhisar Köyü Grubumuza Katýlabilirsiniz.

Kangal Yarhisar Köyü yazar
 

MAKALELER

ASR-I SAADETTEN ÜÇ MENKIBE
MUSA TEKTAÞ

MUHSÝN YAZICIOÐLU ANISINA
BURHAN KAPÇAK

TEFEKKÜR
CAHÝT SAYAN

PARANOYA
ALÝ YÜKSEKDAÐ
 

Sivas Kangal Yarhisar Köyü Web Sitesi

 
Her hakký saklýdýr kangalyarhisar.com 2010
©